ALEVİLİKTE İBADET : CEM VE ON İKİ HİZMET
ALEVİLİKTE İBADET
CEM VE ON İKİ HİZMET
Alevilerin toplu olarak yaptığı ibadete cem denir. Cem ayni ayn-i cem,cem töreni,erkan yürütme ,gibi değişik isimlerde söylenir.. Alevilerde ve Bektaşilerde ibadet toplum ile olur. İbadet etmenin amacı Allahü Teâlâ’ya yakarış ve toplumsal düzenin adaletli olması içindir. İnsan sevgisi, ibadetin temelidir. Cemde canlar cemal cemale oturur. Cem birlik ve beraberliğin adıdır.
Cemin yapıldığı mekâna “Cemevi” denir. Cemevi, Alevi Kızılbaşların ibadet yeridir Kur’an-ı Kerim’de ibadet hane olarak secde edilen yer manasına gelen “mescit” sözcüğü geçer. İlk mescit Medine şehrinin girişindeki Kuba Köyü’nde yapılmış. Mescit-i Nebi, Mescit-i Şerif, Mescit-i Resul, Mescit-i Saadet olarak bilinir.
Peygamberimizin zamanında mescitlerde misafirler konaklıyor geceleri mescitte yatıp kalkıyorlardı, eğitim ve öğretim yeri olarak hizmet veriyordu. HZ. Muhammed (S.A.V) ‘in asabıyla sohbet ettikleri yerdir mescit. Devletin faaliyetleri burada çözülürdü. Dini ve sosyal faaliyetlerin yapıldığı yerdi mescit.
Anadolu Aleviliğinde mescidin yerini ve işlevini dergâhlar, tekkeler, zaviyeler alır. Horasan pirleri Anadolu’da vakıflar kurarak açmışlardır. Dergâhlarda İslam inancına göre faaliyetler yapmışlar, peygamberimizin zamanında yapılan mescidin işlevini dergahlar yerine getirmişlerdir.
Aleviler Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece yani Cuma gecesi cem yapar. Şii ve Sünnilerde olduğu gibi günüz değil gece yapar. Yapılacak ibadetin, salatın vakti ve zamanı yoktur her vakit yapılır.Kur’an-ı Kerim deibadet için zaman ve mekan (mescid, cami, cemevi) şartı yoktur. İbadet her yerde yapılır. Kutsal olan inançtır, binalar değil.
Cumhuriyetin ilanından 60-70 sene sonra cemevleri yasal olmayan bir şekilde yapılır. Cemevleri Tekke ve Zaviyelerin yerini dolduramamakla birlikte Alevi İslam’ın İnanç mekânları olmuştur. Önemli olan İslamiyet’in değerleri ve insanoğluna vermiş olduğu faziletlerin devam etmesidir.
Alevi cemlerindeki erkânlar ile Ahilik fütüvvetleri birbiriyle bağdaşıktır. Ahilik inancı, Alevi inancı ile bütünlük arz etmektedir. İnsanı kemale götüren, yani insanı kamil yapan unsurlar önemlidir. Üç Sünnet,Yedi Farz, Dört Kapı,Kırk Makam inancımızın ve eğitim sistemimizin özünü teşkil etmektedir.
Alevi inancın ve cem erkânının önemli unsuru muhabbettir. Muhabbet Muhammet’ten hasıldır, Muhammet’siz muhabbetten ne hasıl, bu dize ibadetin içeriğini belirlemektedir. Alevi kanaat önderleri Ocak zadelerin- Şeyhlerin-Dedelerin denetiminde yapılan muhabbetlerde, sözlü kültürün, bilginin, sevginin, birlik duygusunun engin hoş görüşü yaşanır.
Cemdeki yapılan muhabbette gönülden gönülle bir yol vardır. Gönül yıkanlar, küskünler bu ceme giremez. Alevi inancında gönül Kâbe’dir. Âlemlere sığmayan Allah insanın gönlüne sığmıştır. Gönül yıkmak Kabe’yi yıkmaktır. Gönül insanı olup gönülde Tecelli eylemek gerek. Gönül muhabbetti, Seyrü sülük yolculuğudur. Bu yolda girmeyen can çiğdir, pişmemiş sayılır. Çiğlerin meclisi değildir, cem meclisi.
Ceme giren kişiler edepli olmalı yani eline,beline,diline sahip olmalıdır. Mürşid nasihat eder; Döktüğün varsa doldur. Yıktığın varsa kaldır, Ağlattığın varsa güldür, Doğru gez dost gönlünü incitme, Yalan söyleme. Haram yeme. Zina etme, gözünle görmediğini söyleme, elinle koymadığını alma. Gelme gelme, dönme dönme, gelenin malı dönenin canı. Riya ile ibadet, şirk ile taat olmaz… Allah Eyvallah
Cem ibadeti tasavvuf yoludur. Ahlaklı olmak gerekir, Çünkü “din ahlaktır” demiştir, Peygamberimiz. İnsanı ehli kâmil eden, salih yapan değerler erenler cemindedir.
Alevi inancında Allah-Muhammed- Ali sevgisi en önemli unsurdur. Tevhit, Nübüvvet ve velayet makamına derin bir saygı, sevgi, inanış vardır.
Muhammed’in gül cemaline salâvat yapılır. Anadolu Aleviliğinde ve cemlerde salâvat önemli bir dua ve sembol haline gelmiştir. Salâvatsız dua kabul edilmez. Kesik salâvat yapılmaz. Ehli Beyte, Oniki imama bağlılık okunan “Düvazimam”larla dile getirilir, şefaat istenilir. Kur’an-ı Kerim’de salâvat Ehli Beytin şanına inmiştir.
Canlar cemevine girerken niyaz olurlar.Birbiriyle görüşür niyazlaşırlar. Niyazla tüm benliklerini, hırslarını, günlük kaygılarını dışarıda bırakırlar. Tevekkül edilir. Sıtkı gönülden bağlılık, riyasız teslimiyet vardır. Can cananındır. Ulu kişilerin, pirlerin isimleri zikredildiğinde işaret parmağı ağza götürülerek niyaz verilir. Niyaz, inancı, saygıyı, duyguyu, hürmeti, itikadı simgeler.
Cemlerde Arpaca Kur’an-ı kerim okunmuyor,lakin söylenen sözler, yapılan nasihatler Kur’an kelamıdır. Zakirin deyişleri, düvaz ve nefesleri İlah kitabın izahı gibidir. Cem ibadetinde batini bir eğitim ve öğretim vardır sabır, şükür, zikir, salâvat, besmele, tövbe. Kur’an-ı kerimin ayetleri ile irtibatlıdır.
Alevi inanç ve ibadet anlayışının itikadi, ameli, kültürel mezhepsel kaynakları mevcuttur. Cemde ibadetin tevhidin yanı sıra, suçluyu sorgulamak, yargılamak, düşkün bırakmak, aklamak olmazsa olmazlardandır. Ceme her adam giremez, eline, beline, diline sahip olanlar girer. Yolu doğru sürenler girer.
Cemde söz vardır. Sohbet vardır.
Kırklar Meclisi’nden esinlenerek “kırklar cemi” olarak isimlendirilir. Alevilerin-Kızılbaşların toplu ibadeti cemdir. Cem İslam dini ile özleşmiştir. Cemin içeriğini İslami değerler oluşturur. Tarihsel kökeni İslamiyet’ten öncelere uzanması önceki ilahi dinlerde de cemin yapıldığını doğrulamaktadır. Peygamberimiz döneminde Ashab-ı Suffa olarak adlandırılan güvenilir sahabelerle cemler yapılırdı.
Alevi İnancının da Cemin zahir ve batın anlamı vardır. Zahir kısmı, şekillere ait uygulamalardır Batın yönü irşad olmaktır. Cem inançsal ve yaşama dair her ne var ise içine alan bir bütünün adıdır. Cemin esası Muhammed Ali’nin yoludur. Dolayısıyla İslam Dini’ne uygun yaşam ve düşünce içersinde olan insanların huzurlu mutlu ahlaklı olması için, Allahü Teala’nın kullarına buyurduğu şekilde hal ve hareket edilir.
Cem, Ehl-i Beyt İslam’ın toplanması yani cem olması demektir. Cemler Otmanlı Devleti zamanında dergâhlarda ve köylerde büyük evlerde yapılırdı. İslamiyet’te mümin kişinin tek başına yaptığı ibadetten başka birde toplum ile yapıldığı ibadetler vardır. Cemin yapılması için Evladı Resul Mürşidin olması lazımdır. Cemi Ocak zade Şeyhler yani dedeler yönetir. İlahi duygusallık, Rahmani vaziyet çerçevesinde edep erkân ve yol esaslarına uyularak icra edilir.
Alevilik rıza yoludur. Tasavvuf ehli Allah’ın rızalığını kulun rızalığını ile bir görmüştür. Her şey Allah rızası için yapılır. Cemaate yapılan ibadetlerde gönül rızalığı şarttır. Cemimiz rıza şehridir, rıza kapısından girilir rıza pazarlığı yapılır, rıza lokması yenir. Dede-Mürşid cem erenlerine “Eşikten içeri mümin bacı, gardaşlar birbirimizden razımıyız” diye üç defa sorar. İster pir olsun, ister talip olsun bütün tarikat ehlinin her an rıza ile iş yapması gerekir.
Gönül kalsın yol kalmasın, ibaresi inancımızın esasıdır. Despotik kişilerin yol yezitlerinin dedikleri değil, yolun emri geçerlidir. Her kişi kendisine göre usul koyamaz. Yolun kuralları her daim baş tacıdır. Yol cümleden uludur. Yol evladı yola taş atmaz.
Ceme gelen canlar pir huzurunda dâra dururlar. Niyaz ederek meydana geçer ve özünü dâra çekerler. Dâr Muhammet Ali meydanıdır. Dârda ki kabulden sonra ceme girilir. Dâra çıkmayanın özünde eksiklik vardır. Dâr meydanı er meydanıdır, ar meydanıdır. Bu meydanda çözülmeyen müşküller hiç bir yerde çözülmez. Dar meydanı kutsaldır. Dârda iken yapılan yeminin üzerine söz söylenmez. Alevlikte dâr’ın pirleri, Dâr’ı Fatıma, Dâr’ı Fazlı, Dâr’ı Mansur, Dâr’ı Nesimi ibadetin sembolü olmuştur.Peymançeye durmak, ayak mühürlemek terimleri dârı ifade eder.
ON İKİ HİZMET
On iki Hizmet, cem esnasında görevli on iki kişinin yerine getirdiği hizmetin adıdır. Cemde On iki hizmet sembolik olarak algılınsa da özde çok derin manalara ve gerçeklere işaret ediyor. On iki hizmet görevinin kime ait olduğu, dönem ve zaman itibarı ile değişmektedir. On iki hizmet olmazsa cemde olmaz.
Cemde on iki hizmet çok önemlidir. On iki hizmetin ana kaynağı Kur’an-ı Kerim’de ki ayetlere ve kırklar cemine dayanmaktadır. Erenlerin yolu hiçbir zaman yok olmaz, daima yücedir kadimden beri vardır. Hangi Seyyid’in zamanında yol sürülmezse vebali onundur. “Yol incelir ama kopmaz.”
Ali Baba Sultan Ocağı’nda Cem ateşi yanmadan, cem başlamazdı. Ateşçi maşayla ocak başında devamlı, büyük kütüklerle ateş yakardı. Dede ocağın sağ başına oturur. Aşık-zakir yanına değil karşısına, sol tarafına otururdu. Dedenin yanına, postuna kimse oturmaz, Seyidler otururdu.Toprak ev olduğu için semahçılar çıktığı zaman sulama yapılırdı tozmasın, diye. Bugünkü yakılan mumu biz çıra ile yakardık. Ateşçiyle, çerağçı bizde farklı hizmetlerdir.
Cemlerde ilk önce Ocağın yakılarak ayine başlanması, Ateş Kültü’nün bir gereğidir. Kur’an-ı Kerim’de bir çok ayet bu konu hakkında nazil olmuştur.
“ Bana haber verin, o ağaçtan çakmakta olduğunuz ateşi ! Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan Biz miyiz? ’’ ( Vakia 56/71-72 ayet)
“ O Allah Teala ki size yeşil ağaçtan ateş çıkarır, onunla ateşinizi yakarsınız. ’’ ( Yasin süresi 36/80. ayet)
Hicr süresi 26. ayet ve 27. ayetde bu konu hakkında bize bilgi vermektedir.
Yol bir, sürek bin birdir.
Cemlerde lokmalar yenilir, hoşaflar içilir. Ceme lokmasız kimse gelmez. Kurbanlar kesilir, pilav yapılır ve cemevinde yani cem yapılan evde yenilir. Çocuklara yemiş verirler. Saygı, sevgi çerçevesinde, itikatlı bir şekilde inancımız devam eder.
Ali Baba Sultan Ocağında, dedelik yapalar için liyakat şartı aranır. Dedeler seyittir. Diğer ocaklarda olduğu gibi dedelerin, dedesi yoktur. Dedeler yani seyyitler en yetkili kişilerdir. Bizde on iki hizmet bugün var olan, cemevlerinde uygulanan on iki hizmetten farklıdır biraz. Musahipsizler, on iki hizmete katılamazlar, musahipli olanlar on iki hizmete çıkarlardı. Diğer bölgelerde ve ocaklarda farklılıklar olsa da, önemli olan yolun yüceliğidir.
ALİ BABA SULTAN OCAĞI CEMLERİNDE ON İKİ HİZMET
1)SEYYİD- MÜRŞİD-PİR-DEDE:
Dede ilim irfan sahibi saygın bir şahsiyettir. İlahi aşk ve ilim ile dolu olup talipleri Hak yoluna götürür. Ali Baba Sultan Ocağında, dedelik yapanlar için liyakat şartı aranır.Diğer ocaklarda olduğu gibi dedelerin dedesi yoktur. Dedeler yani Şeyhler en yetkili kişilerdir.. Mürşid Ocaklarının üstünde başka bir otorite yoktur,her biri bağımsızdır. Dede ocağın baş tarafına oturur. Cemde ki canlardan birini rehber seçer. Rehber tüm hizmet sahiplerine yol gösterici, onlarla birlikte meydana gelendir. Rehberlere “Yol Gazileri” de denir.
–Allah, Muhammed, ya Ali! diyerek posta niyaz edip o makama oturan Seyyid-Mürşid- Pir-Dede, cem’i birler ve bir gülbank okur ;
Bismişah! Allah, Allah! La ilahe İllallah, Muhammed’in Resülullah! Ali’yin veliyul-lah, mürşid-i kamilullah!… Kubbeyi devran, duvazda Oniki İmam!… On iki İmamlar aşkına, itikat bütünlüğüne, Cem birliğine diyelim Allah Allah! Şefaat senden ya Muhammed!…
Geldiğiniz yol, Muhammed-Ali yoludur. Durduğunuz dar, Mansur’un darıdır. Eğildiğiniz secde, teslimiyet yeridir. Niyetleriniz kabul, muratlarınız hasıl ola, erenler evliyalar yardımcımız ola! Hü diyelim gerçeklerin demine, devranına, mümine ya Ali!..
Cem Birlemesi’nden sonra Mürşid-Pir, “destur” (izin) verir, edep-erkan gereği dizleri üzerinde oturan canlar, rahat oturuşa geçerler.
2) PEYİKCİ: Cem ibadetinin yapılmasını, ceme katılacak olan canlara haber verir. Mürşidin-Pir-Dede’in cemevine gelmesine yardımcı olur.
Her haberin ve habercinin birinci kaynagı Allahtır. Allah insana üç şekilde haber verdiğini bildirmiştir.(1) Melek vasıtası ile (2) Perde arkasına (3) Doğrudan ilham vererek. ( Şura süresi 51. Ayet)
Allah Peygamberlerle kendi arasında haberleşme vasıtası olarak Cebrail Aleyhisselamı görevlendirmiştir. Bu nedenle Allah’tan sonra habercinin yani Peyikin piri Cebrail’dir. Peyik Evladı Resul olan pirin emrindedir. Pir tüm haberleşmelerinde peyiki görevlendirir.Peyik hizmetlisi dara durur ve derki; 3) İBRİKÇİ:
Bismişah! Allah, Allah!.. Er cemali, Pir kemali, nur İmam Hasan, imam Hüseyin, Aliyel Murtaza ol Muhammed Mustafa’nın gül cemaline verelim salavat. (Cemaat salavat getirir) Dede, şu duayı okur:
– Bismişah! Allah, Allah!..
Hizmetin kabul ola, muradın hasıl ola! Cebrail’in himmeti üzerine ola.. Nur-u Nebi, Kerem-i Ali, hizmetin pir dergahına kayıt ola! Gerçeğe hü, mümine ya Ali!..
Dede; Bismişah! Allah, Allah!..
Er cemali, Pir kemali, nur İmam Hasan, imam Hüseyin, Aliyel Murtaza ol Muhammed Mustafa’nın gül cemaline verelim salavat: Allahümme salli ala seyyidine Muhammed’in ve ala, evladi seyyidine Muhammed!..
Allah, Allah! Hizmetiniz kabul ola, muradınız hasıl ola! Zahir-batın erenlerin, evliyaların himmeti üzerinizde hazır ve nazır ola! ..Hü gerçeklerin demine, devranına, mümine ya Ali!…
Dua alındıktan sonra hizmetlinin birisi Mürşid-Pir’den başlayarak ön saftaki canların ellerine su döker. Diğer hizmetli ise havlu ile ıslak elleri kurular. Böylece can ve cem paklığı sağlanmış olur. Sonra bu el suyu ayak değmemiş bir yere dökülür. Tarikat abdesti İlahi aşk ile alınır. Anadolu Aleviliğinde talipler hakikat abdesti alıp,tövbe ederek görgü ve sorgudan geçer.İkrarında durduğu sürece abdesti bozulmaz. Su beden temizliğini yapar ama, gerçek temizlik iman nuru ile olur, önemli olan gerçek abdest de budur.Yüz temizliğinden ziyade öz temizliği önemlidir.
“ Allah size bir Peygamber gönderdi de O sizi temizleyip arıtıyor.’’ (Bakara süresi 2/151. Ayet)
‘‘Ancak Allah insanları aklar ve temize çıkarır. Bu nedenle ben temizim diyenler aldanıyor.’’ (Nisa süresi 49. Ayet)
4) SECCADE: Seccade hizmeti gelince Gözü Baba “Marifete Hü” der. Bacılar ayağa kalkar, erkekler diz çökerler.İki hizmetli can tarafından Cem meydanına getirilen seccadeyi yukarı kaldırarak; Er cemali, Pir kemali, nur İmam Hasan, imam Hüseyin, Aliyel Murtaza ol Muhammed Mustafa’nın gül cemaline verelim salavat, (Cem comaatı salavat getirir)
Mürşid-Pir önünde meydana serilir. Birisi eğilip diz çöker, seccadenin dört köşesine dört meleği anarak niyaz eder; ve ortasına da Ehlibeyt’i gövdesinde toplayan Fatima-i Zehra adına aşkı niyazda bulunur. Bu, dört melekle Tanrı’nın Fatima-i Zehra’da birleşmesidir. Bu hizmetle cümle can pir-i pak olur; Hak ile Hak olma yolunda menzil alır…
Pir- Dede seccadeciye şu duayı okur :
Bismi şah, Allah, Allah Seccadeye inen başlar ağrı acı görmeye, Allah’ın nuru ile aydınlanmış ola. Azrail’in koruduğu Cebrail’in üzerinde döndüğü, Mikail’in üzerinde rüzgarıyla pervaz vurduğu, İsrafil’in üzerinde sur çaldığı seccade ola. Nebilerin, velilerin, erlerin, evliyaların, aşıkların, sadıkların, üzerinde dara durduğu seccade ola. Devrin imamı Kulbül Aktab kanatlarının altına almış ola. İsimlerini andığımız erler, evliyalar, veliler,nebiler,aşıklar, sadıklar emeklerimizi zayi etmeye. Muhammed Mustafa’nın, Aliyel Murtaza’nın, Oniki imamların, Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin, Ali Baba Sultan’ın üzerinde ibadet etdiği seccade ola. Seccademiz pak, yüzümüz ak ola. Gönüllerimiz mestur ola. Fatıma Anamızın Kırklar meydanına serdiği yeşil seccade ola. Üzerinde yapdığımız hizmetleri kabul eyleye. Gerçeğe Hü mümüne Ya Ali.
5) GÖZLEKÇİ (GÖZCÜ): Esasında ilk gözcü Allah’ tır. Gören gözeten O ‘dur ‘‘ Hatırla ki İnsanın sağında, solunda oturan iki Melek bütün sözlerini ve hareketlerini tesbit ederler. Her ne söz söylerse, mutlaka yanında hazır bir gözcü vardır. Onlar her sözü yazarlar. ’’ (Kaaf süresi 50/17 – 18. Ayet)
‘‘Ey Muhammed doğrusu Rabbin hep gözetlemekteydi.’’ (Fecr süresi 89/14. Ayet)
Gözcü cemin sessiz, sakin ve düzenli şekilde yürümesini sağlar. Elinde ki asa 2-2,5 metre uzunluğunda ucu iki çataldır. Adem Peygamberin Cennet den getirdiği, cümle peygamberlere elden ele geçen ve Hz. Musa’nın Firavun sarayında sihirbazlara karşı,Allahın birliğini ve gücünü gösteren kutsal asanın sembolüdür.Allah’ın Aslanı Şahı Merdan Ali’nin Zükfikarını simgeler cemdeki asa. Görev itibarı ile Ebu zer Gaffari’yi temsil eder. Rum Erenlerinden Karaca Ahmed Sultan’da Anadolu’nun gözcüsüdür.
Elindeki asasıyla meydana gelir dara durur –Er cemali, Pir kemali, nur İmam Hasan, imam Hüseyin, Aliyel Murtaza ol Muhammed Mustafa’nın gül cemaline verelim salavat, der.(cemaat salavat getirir.)..Asamı aldım elime,Muhammed Ali geldi dilime,kabul eyleyin Kırklar Cemine, Ali Baba Sultan’ın demine,Hak Erenler mazhar eylesin Gözcü Karaca Ahmed’in hizmetine ,.Hü Pirim..
Edep-erkan gereği duran Gözcü için, Dede cemaate sorar:
– Gözcüden razı mısınız?
Rızalık alındıktan sonra Mürşid-Pir, bu kez Gözcüye sorar:
-Sen asandan, asan senden razı mı? Gözcü; asasına niyaz edip,
– Asam benden razı ise ben de asamdan razıyım, der.
Dede ;
–Elif harfi doğruluğunda bir ucu yerde, bir ucu gökte duran asasıyla canlara adaletli davranacak olan Gözcü’nün hizmeti kabul, muradı hasıl ola; Gözcü Karacaahmed Sultan’ın defterine yazıla. Gerçeğe Hü, mümine Ya Ali..
Gözcü, yerine çekilir. Bu arada Dede, insanlık adına nasihatlerde bulunur ve hayırlı dualar okuyarak cemaati “Allah, Allah!” nidalarıyla coşturur. Hal içinde hal olanları gözetir.
6) ZAKİR: Zikreden, dua eden, hatırlatan, anan öğreten demektir. Cemlerimiz, deyiş düvazimam, beyit, nefes, taçlama, miraçlama, semah, tevhit gibi tasavvuf içerikli makamlarla icra edilir. Cem sırasında bu hizmeti yerine getiren zakirdir. Zakirin çaldığı saza ‘‘Telli Kur’an ’’ denilir. Zakirin piri Abdül Samed’tir ‘‘Onlar kamil ve akıl sahipleri ayakta iken, otururken, yanları üstüne yatarken hep Allah Tealayı zikrederler. Göklerin ve yerin yaradılışını tefekkür ederler. ’’ (Al-i İmran suresi 191. Ayet )
Zakir Sazı ile dara durur; Er cemali, Pir kemali, nur İmam Hasan, imam Hüseyin, Aliyel Murtaza ol Muhammed Mustafa’nın gül cemaline verelim salavat, der.(Cemaat Salavat getirir) Zakir sazına niyaz eder.
Dede Zakir’e dua eder;
– Bismişah! Allah, Allah!…Çalanımıza, çağıranınıza; okuyanımıza, yazanımıza gökten hayırlı rahmet ine! Yemini, Virani, Nesimi, Hatai’nin keşfi kerametleri üzerinize hazır ve nazır ola! İlminiz sonsuz, nefesimiz keskin ve gür ola! İmam Zeynel Abidin, cümleyi darından, didarından ayırmaya! Gerçeğin demine, devranına Hü, mümine Ya Ali…
7) ŞAMDANCI (ÇERAĞCI-DELİLCİ): Cemevinde yakılan delil Allah’ın nurunu temsil eder. Gönülleri marifet nuru ile aydınlatan nur ve ilahi bir varlıktır. ‘‘ Allah göklerin ve yerin nurudur. ’’ (Nur suresi 35. Ayet)
‘‘ Allah’tan size bir Nur ve apaçık bir Kitap geldi. ’’ (Maide suresi 15. Ayet)
‘‘ Allah Teala, O Kitabla rızasına uyanları selamet yollarına hidayet eder. Onları nuruna çıkarır, dost doğru bir yola iletir. ’’ (Maide suresi 16. Ayet)
Nur suresi 35 ve 36. Ayetler delilin yakılması için okunur. Cemevini ışıklandıran Şamdancı, delillerin yanışını kontrol eder. İftiracıların söyledikleri gibi “mum söndürülmez”. Her şey ahlaki inanç çerçevesinde yapılır. Çerağ, bilgidir bilginin ışığı da aydınlanmaktır, erenler yolundan feyiz almaktır.
Cem süresince kandiller yakılır. Delilin yanması için tereyağı, kurbanın içyağları, zeytin yağı ve çıra kullanılır. Günümüzde mum yakılmaktadır. Şamdan her gece yakılmaz; kurban ve cuma geceleri usulen yanar. Cemevini aydınlatan Elektrik ile çerağ farklıdır. Kırk Budaklı Şamdan, Kırklar Ceminin sembolüdür. Delilcinin piri, Cabir El Ensari dir.
Delilci elinde üç tane mum ile dara durur, Kur’an-ı Kerimden Nur Suresi 35,36. Ayetleri ve diğer ilgili ayetleri okuduktan sonra;
Desturu Pir,.Çerağ-ı ruşan,fahri dervişan, zuhuru iman, himmeti piran, Piri Horasan, küşadı meydan, kuvvei abdalan, kanunu evliya,.. Gerçek Erenler Demine Hü. Çerağı evliya nuru semavat, Ki bu menzildir ol Turı münacat, Kaçan kim ruşen ola kıl niyazı, Muhammed Aliye candan salavat,..( Cem cemaati salavat getirirler), Üç defa, Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali diyerek delili yakar. Zakirler düvazimam okur.
Dede delilci gülbankını okur;
–Bismişah! Allah, Allah!…Şamdan çırağı uyandırdık ol Hûda’nın âşkına! Yansın, ışıklansın arş ile yer billahın aşkına! Fahri alem Muhammed Mustafa’nın aşkına! Sultan Baba’nın, Hak erenlerin aşkına! Hazreti Hünkar, kutbi evliyaların aşkına! Seyyidi saadeti, muhibi saadet, turu münacat, verelim Muhammed Mustafa’ya selavat!..
-Allah, Allah! Hizmetin kabul, muradın hasıl ola! Karanlık zihinler aydınlık ola! Cabir El Ensar’den şefaat ola! Gerçeğe hü, mümine ya Ali!….
8) SAKA (SUCU): ‘‘Allah’ın Arş’ı, su üzerinde idi. ’’ (Hud suresi 11/7. Ayet) ,
‘‘ Allah Teala bütün canları sudan yaratmıştır. ’’ (Nur suresi 24/45. Ayet)
“Bade” ve “Rızalık Suyu” da denilen Saka Suyu, cemaate yetecek kadar bir kaba konulur ve Mürşid-Pir tarafından dualanır. Sonra herkese dağıtılır. Bu arada Zakirler Şah Hatai veya diğer dört ulu ozandan deyişler, nefesler okurlar. Bu hizmetin en büyük özelliği, Yezit tarafından Kerbela’da susuz şehid edilen İmam Hüseyin ve yakınlarının anısına herkese su dağıtılması ve Yezid’e lanet okuyup, Şah Hüseyin’e ağıt yakılmasıdır. Bu hizmet de, sadece kurban ve cuma geceleri Miraçlama dan sonra yapılır.Cemdekiler bu sudan içerler, Saki cemaatin üzerine su serper, Rahmet Suyu olarak.. Saka seccadenin üzerinde dara durur,
Dede cemaata sorar.
‘‘ İçtik içtik kandık mı? ’’
Cemaat:
‘‘İçtik ama kanmadık ’’ der.
Dede –Mürşid ;
‘‘Ne buna kanmak olur nede buna doymak olur. Bin bir ayak bir yere derilince Ruzi mahşerde Livayı Hamd Sancağı’nın altında bir oymak olur. Allah Muhammed Ali bu sancığının altına cümlemizi müsemma eyleye. Cem eyleye. Nuri Nebi Keremi Ali Gülbankı Muhammed el Mustafa, Gerçek Erenler Demine Hü…Mümine Ya Ai..”
9) SEMAHÇI: Abuzergaffar’in olan semah, yerin özelliğine göre, ama en az iki bacı, iki er kişi ile olabileceği gibi, daha çok çift ile de olabilir. En önemli semah, Kırklar Semahı ve onu takip eden Pervaz Semahı‘dır. Semahlar da dualarını alarak dönülür. Semahçılar Pir’e niyaz edip meydana gelirler. Ayrıca semahçılarda birbirleriyle görüşürler, ağırlama ve dönüş bitince Pir’in duasına durulur. Semah dönen canların ayakları çıplaktır.Bacıların başları örtülüdür. İlk semahı Kırlar Meclisinde Hz. Muhammed ve Hz. Ali dönmüştür. Semah seyirlik oyun değildir, ibadettir. Cemlerde ve Pir huzurunda dönülür.
Seyyid-Pir Dede, darda duaya duran semahçılara dua eder;
’’ Bismi Şah Allah Allah ,..Hayır hizmetiniz kabul ola.Muradınız hasıl ola.İsteğinizi dileğinizi Hak Muhammed Ali vere.Döndüğünüz semahlardan hayır hasenat göresiniz.Ebu Zerr Gaffari’nin, Hazreti Fatımanın hüsnü himmetleri üzerinize ola.Semahlar saf ola, günahlar af ola, hak için ola seyir için olmaya, döndüğünüz semahlar kırklar semahı ola, hizmetinizden şefaat bulasınız. Hak erenler Güruhu Naci katarından ayırmaya Hü gerçeklerin demine, Mümine Ya Ali.
10) KURBANCI (LOKMACI-SOFRACI): Kurbanlık ortaya getirilir. Cem meydanına. Kurbancı, kurbanlığın sol yanında durup kurbanın sağ ayağını gözü hizasına getirir ve ona niyaz eder.
Mürşid-Pir, cemaatle birlikte şu gülbengi okur:
– Bismişah! Allah, Allah!..Kurban-ı Halil, ferman-ı-Celil, canı İsmail, tüyü Cebrail, peyiği Sultan, bir izni kurban!.. Allah-u ekber! La ilahe illahlah-u vallahu ekber! Allah-u ekber, velillah-u hamd!..
Üç kez yinelenen bu gülbankla kurban tekbirlenir, Zakirler, deyiş ve nefesler söyler.
Mürşid-Pir,
Kurbanlar kabul, Muratlar hasıl olag,Tüyü basına biin hacet yazıla Dertlerimize derman gönüllere iman , hastalarımıza şifa , borçlarımıza ödeme kolaylığı ihsan eyliye, İsmail Peygamberin kurbanının kabulü için kurbanlarımızı kabul eyliye! Gerçeğin demine, dermanına hü, mümine Ya Ali!”
Kurban pişirilip lokma edildiğinde, sofra kurulur. Mürşid-Pir şu duayı okur:
Bismişah! Allah, Allah!.. Evvel Allah diyelim, daim Allah diyelim! Geldi Ali sofrası, hep beraber Şah diyelim! Hak versin, biz yiyelim! Gerçeğe hû diyelim!…
Yemekten sonra da şu dua okunur: – Bismişah! Allah, Allah!.. Hüseyin’i Kerbelâ için gözlerim kan ile yaştır! Yezid ikrarsızın her zaman kalbi kara taştır! Kırklar içinde pirimiz, üstadımız Seyyidi Farraş’tır. Erenler yolunda Aliyel Murtaza baştır. Er cemali İmam Hasan, İmam Hüseyin, Aliyel Murtaza, ol Muhammed Mustafa’nın, Salman-i Pak rengine salavat!… ( cemaat salavat getirir)
– Bismişah! Allah, Allah!.. Lokmalar kabul ola, muratlar hasıl ola! Yiyene helal, yedirene delil ola! Her ne niyetle yapıldıysa niyetler yerini ala, Hak erenler kabul eyliye, Gerçeklerin demine, devranına Hü, Mümine Ya Ali!..
Kurbanın, ciğer lokması ayrıca yenilir ve duası yapılır.
11) FARAŞÇI (SÜPÜRGECİ): Hizmetli, postun önüne gelip, “Ya Allah, ya Muhammed, ya Ali” diyerek üç kez süpürgeyi yere çalar ve Dar’a durup şunları söyler:
Mürşid Pir, şu duayı yapar:
–Bismişah! Allah, Allah!..
Yaptığın hizmetler kabul ola. Cemimizi temizledin Hak erenlerde gönüllerinizi temizleye pak eyleye. Salman-ı Pak’tan ola, şefaat Gerçeğe Hü, Mümine Ya Ali!..
12) BEKÇİ: Cemevine ve ceme katılan canların boş bıraktıkları evlerini bekleyen, onları koruyup kollar. Cem evinin kapısında bekleyen bir bekçi daha olur. Herşeyin kapısını açanda örtende Allah’tır.
‘‘ Allah’ın ayetlerini yalanlayıp inkar edenlere gök kapıları açılmayacak…’’ (Araf 7/40. Ayet) ‘‘ Girin bu şehre yerleşin dilediğiniz gibi yiyin için. Kapısından secde ederek girin ve senden istediğimiz günahlarımızın affıdır deyin ki hatalarınızı bağışlayalım..’’ ( Araf suresi 7/161)
- Kapıcının ve bekçinin Piri İmam Hasan’dır. Kapıcı dışarıdaki tehlikelerden koruduğu gibi, Ceme layıkmı değilmi diye layık olmayanı ceme almamaktır.
- Bekçi de, cem törenlerinin bitiminde şu dua ile nasibini alır:
–Bismişah! Allah! Allah!.. Erenler sefasına, bekçiler duvasına hizmetiniz kabul, muradınız hasıl ola! Yaptığınız hizmetler Şah Hasan, Şah Hüseyin hürmetine pir dergahına kayıt ola! Gerçeğin demine, devranına Hü, Mümine Ya Ali!..
On iki hizmet burada son bulur.
Dağılma aşamasında Mürşid-Pir, şu duayı okur:
–Bismişah! Allah, Allah!..
Gidenin duranın, kovsuz gıybetsiz evine varanın, eşine niyaz edenin, sır saklamasını bilenin Ali yoldaşı Hızır kılavuzu ola, demine devranına Hü Mümine Ya Ali!..